Benim öyle bir ülkem var ki, çok önemli olsa bile bir şeyler, o şeylerin üzerini kapatmak çok kolaydır. Sorarsınız oylarınızla seçmiş olduğunuz, kravat takmış bir adama, oda işin ilgilisine sorar, o ilgili kişiyi de birkaç ay başka bir işten dolayı ilgili yere kendisi atamıştır, sen duymazsın ne konuştuklarını; tatmin seslerini duyarsın sonra, bir şey yok, bir şey yok her şey yolunda, vücudu rahatlamış vaziyette yapmış açıklamasını ve yüzünde derinden gülümseme ile…

Hani birinin söylediğine inanmazlar diye büyükten küçüğe silsileye göre aynı benzer açıklamalar ardı arkasına, bir şey yok, her şey abartı, sorduk, cevap aldık, öyle değilmiş böyle imiş… Hani ha bilesiniz hepimiz aynı dili konuşuyoruz.

Bilim adamlarımız, uzmanlarımız konuşmuş, öğretmenlerimiz yöntemi göstermiş, istatistikçiler imkânsıza yakın demiş falan da filan… Aman onlarda kim öyle, ne bilir ki onlar; biz seçtik meclise gönderdik, her şeyi bilmeselerdi gönderirmiydik biz onları oraya bu benim ülkemde!