2011 Türkiyesi ve 1 Kurban Bayramı Yine
Ellerde balta, nacak, keser, satır, bıçak, çakı… Saldırmışlar etlerine koyunun, koçun, dananın, ineğin, tosunun, öküzün… ip, zincir, calaskal, masat, bileytaşı…
Sanki onlara hiç can verilmemiş, duyu organları da boşu boşuna yerleştirilmiş gibi, beyinleri analiz edemez, düşünemezler gibi sanki gözleri açık, önünde birisinin boğazına bıçak çekilmekte, birisi asılmış ayaklarından, bir diğerinin derisi soyulmakta, bir diğeri çoktan tanınamaz olmuş… Canhıraş bağrışmalar can havliyle…
Sakatatlar bir tarafa öylece atılmış, işkembeler kelle çöpleri boylamış, hayvan diyorsun hayvan ama hani biz Elhamdülillah da Müslüman’ ız; nerede kaldı ölüye saygımız.
Hani yabancısı olmasam; kendimi Amazonların el değmemiş ormanlarının içinde veya Kara Kıta Afrika da veya dünyanın her hangi bir diğer yerinde medeniyet görmemiş acımasız yamyam bir kabileyi yeni keşfetmiş gibi hissedeceğim de, hayır burası maalesef 2011 Türkiye ve bir Kurban Bayramı yine!
Kan revan her yer kırmızıya boyanmış…
şu resim dikkatimi çekti.hiç akla mantığa sığar mı ki insan gibi bütün kainata hükmü geçen uzaya adım atan, bütün hayvanları hükmeden bir varlık maymun gibi zavallı,aciz bir hayvandan tesadüfen,durduk yere evrimleşsin.Bu eczanedeki ilaçların, şişelerin rüzgarın etkisiyle devrilmesiyle içlerine gramı gramına etken maddellerin akmasıyla oluşmasından daha imkansız bir fikir.