sinema
Günlük, Sinema Felsefesi, Son Yazılar

Tüm Dallarda En İyiye Aday Bir Film, Hayatımız

Paylaş; başkaları da faydalansın!

sinemaFilmler; birilerinin, kendi hayatlarının, kendi çevresinde yaşanılan hayatların, yine birilerinin kendi ve kendi çevrelerinde yaşanılan hayatları yazdıkları kitaplarının, öykülerinin, hikayelerinin, masallarının, destanlarının… Bazen birebir hepsini, bazen o olaylara bir şeyler katarak, bazen de o olaylardan bir şeyler çıkararak senaryolaştırmaları sonucu, izlediğimizde kendi hayatımızdan da kesitler görebileceğimiz, bizim hayatımıza yansımasıdır.

Biz birilerinin hayatlarını izlediğimiz zamanlarda, bir taraftan kendimizden bir kesit görebilirken diğer taraftan filmler, bizim hayatımızdan en önemli şey olan zamanımızı çalan hırsızlardır.

Halbuki hepimizin hayatı bir filmdir…

Geçmişimizden şu ana kadar yaşadığımız duyguları gözümüzün önünden bir geçirelim;

Acımalarımız, acılarımız, duyarsızlıklarımız, empati kurduğumuz zamanlar, iyimserliklerimiz, merhamet beslediğimiz zamanlar, bencilliklerimiz, şefkat gösterdiğimiz zamanlar, bir şeye ait olduğumuzu hissettiğimiz zamanlar, sahiplendiğimiz, hiçbir şeyde değil de boşlukta hissettiğimiz melankolik zamanlarımız, aldırmazlık zamanlarımız, şüphe zamanlarımız, kafaya taktığımız zamanlar, tereddütlerimiz, arayışlarımız, kafamızın karıştığı zamanlar, hayretlerimiz, şaşkınlıklarımız, arzularımız, beklentilerimiz, heveslerimiz, hayallerimiz, meraklarımız, hırslarımız, haksızlığa uğradığımız zamanlar, hayal kırıklıklarımız, iğrendiğimiz zamanlar, kızgınlıklarımız, nazik hal takındığımız zamanlar, ilgi duyduğumuz, sevdaya tutulduğumuz, aşk duygusunu tattığımız o zaman, ilham meleklerinin ellerimizden tutarak bizi koşturduğu zamanlar, şehvetle yaşanan ateşli saatler, çektiğimiz ıstıraplar, bağışlamalar, cezalar, fedakârlıklarımız, bağlılıklarımız, kıskançlığımızın tepe yaptığı zamanlar, ihanet, küsmelerimiz, bezginliklerimiz, ön yargılarımız, kötümsediğimiz zamanlarımız, yaşama bağlanışlarımız, böbürlenmelerimiz, gıpta ettiklerimiz, kibirlenmelerimiz, gururlarımız, hayranlık duyduklarımız, cesaretlerimiz, korkularımız, endişelerimiz, coşkunluklarımız, dinginliklerimiz, mutluluklarımız, telaşlarımız, cömertliklerimiz, cimriliklerimiz, çaresiz kaldığımız anlar, bir anda gelen mucize dermanlar, ferahlamalarımız, depresyon hallerimiz, gülümsemelerimiz, dikkatli davrandığımız, sakarlığımızın tuttuğu anlar, düşmanlıklar, dostluklar, enayiliğimize yandıklarımız, saygı duyduğumuz zamanlar, güven, güvensizlik zamanlarımız, heyecan duyduğumuz, mahcubiyet hissettiğimiz zamanlar, huzurlu, hüzünlü, kederli zamanlarımız, panik hallerimiz, ihtirasa kapıldığımız, tahammül ettiğimiz, kabullenmek zorunda kaldığımız zamanlar, küçümseme, küçümsenme zamanlarımız, küstahlığımızın gökyüzüne ulaştığı zamanlar, laubalilik içerisinde kendimizi bulduğumuz zamanlar, resmi ortamda ortada kalmışlık anlarımız, minnet duyduğumuz, nefret ettiğimiz zamanlar, pervasızlıklarımız, özlediğimiz zamanlar, ya sabır çekerek sabrettiğimiz zamanlar, pişmanlıklarımız, sevinçlerimiz, sıkıntılarımız, üzüntülerimiz, umutlarımız, tir tir üşüdüğümüz, su gibi ter içinde kalarak yandığımız zamanlar, yalnızlığımız…

Bu duyguların bir tanesini bile yaşamadım diyebilen var mı?

Bunu ancak usta bir yalancı iseniz söyleyebilirsiniz ki, bu bile cesaret ister çünkü bunu söylerken kendi kendinize yalan bir dünyada yaşadığınızı kabul ediyorsunuzdur.

Yok,

Bu duyguların hepsini hepimiz yaşadık!

Şunu görün ki; O milyonlarca TL, Dolar, Yuro… para alan aktris ve aktörlerden bir farkımız yok aslında,

Onlar sadece, ekrana baktığımızda vay be dediğimiz, kendi gerçekliklerinin dışında çok iyi bir yeteneğe sahip, en iyi olanlarının altın küre imiş, akademi ödülleri – Oscar denilen kupacıkları alarak evlerinin hep ifade ettikleri şekilde; en iyi köşesine yerleştiren taklitçiler.

Ama;

Hepimizin hayatı aslında oscarlık birer başyapıt olarak başlıyor, hem de nasıl bir başyapıt;

En iyi senaryo;

Allah’ ın karşılaşmamızı kesinlikle istediği olaylar ile kararı bize bıraktığı olayların sonucunda yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız,

En iyi erkek oyuncu;

Erkek olan ben için ben, kadın olan birisi için gönlümü verdiğim

En iyi kadın oyuncu;

Benim için gönlümü verdiğim veya kadın ise kendisi,

En iyi kurgu;

Hayatımın devamında nasıl yaşayacağım,

En iyi yardımcı erkek oyuncu;

Babam ve / veya erkek olarak dostlarımız varsa erkek kardeşim,

En iyi yardımcı kadın oyuncu;

Annem ve / veya kadın olarak dostlarımız varsa kız kardeşim,

En iyi yabancı film;

Diğerlerinin gözünde benim hayatım…

En iyi belgesel;

Ben nasıl ben oldum,

En iyi film bizim filmimiz;

3 boyutlu değil,

Tüm boyutları ile

Tüm bağlantıları ile

Tüm heyecanı ile

Ne zaman nerede kimin ile karşılaşılacağı belli olmayan,

Hiç bir tahminin tam olarak tutmayacağı sürprizleri ile

En iyi yönetmen;

Ve yukarıdaki hepsinin olabilmesi için kendimizin kendi filmimize olan yönetme becerimiz.

Tekrarı olmayan yaşam sahnemizi doğumumuzdan ölümümüze kadar, senaryolaştırmakla, kurgulamakla, rolümüzün hakkını vererek oynamakla, çevremizdekilerin rollerinin hakkını vermelerini sağlamakla, yönetmekle, yani yaşamakla yükümlüyüz!

Tabii ki en kötü filmlere de ödül verilmiyor değil; ben Altın Ahududu ödülünü almak istemiyorum, eminim sizde altın da olsa bu ödülün adaylığına dahi layık görülmek istemezsiniz!

Bu film bizim filmimiz,

Benim adım ömür filmimin adı; Ömür’ ün hayatı,

Sen, filminin adı; Sen’ in hayatın,

O, filminin adı; O’ nun Hayatı,

Herkesin kendi isminde bu film.

İyisi ile kötüsü ile bu bizim filmimiz,

Öyle bir film olmalı ki bizim filmimiz,

Film bittiğinde herkes bizi ayakta alkışlamalı

– SON –

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.