çocukluk
Günlük, Son Yazılar

Eyy Gidi Çocukluk Günlerim ve 23 Nisan

Paylaş; başkaları da faydalansın!

çocukluk

Şimdiki çocuklar şanssız!

Bilgisayarları var, tabletleri var, akıllısından cep telefonları var ama şimdiki çocuklar şanssız…

Bilgisayarımız yoktu, tabletimiz yoktu, akıllısını bırakın telefonumuz yoktu ama şanslı çocuklardık…

Şimdiki çocuklar ya apartman dairelerinde ya da beton zeminli okul bahçelerinde oyun oynayabiliyorlar.

Tüm doğa bizimdi uçsuz bucaksız, tüm ağaçlar, tüm çiçekler, tüm hayvanlar, cap canlı yaşıyorduk…

Şimdiki bebeler bir birlerini twitterda,  facebookta ve başka yerlerde gruplara ekliyorlar,

Biz toplanırdık iki kişi attım attım attım yapardık ayak ayakucumuzla kim diğerinin ayağının üzerine basar o ilk kişiyi seçerdi takımına, takımlar oluşurdu…

Şimdi gözleri yoran bilgisayarlarda candy crash, flappy bird, fifa, araba yarışları falan oynuyorlar

Biz o dönemde yakan top, can, futbol, kiremit yıkma, koşu, tahta araba yarışını bizzat yapardık, koşardık, yeri gelir çamura çivi atardık… ortamına göre değişirdi oyunlarımız…

Şimdi yapay parklarda zincire bağlı salıncaklarda kum yığını üzerinde sallanıyor çocuklar,

Bizim zamanımızda ise en iri gövdeli ağaç tutardı salıncaklarımızı.

Pencereden izliyorlar şimdi çocuklar dışarısını biz dışarıdaydık belki bir zaman makinesi olsa bizi görecekler.

Ağaçtan pervanemizi çakı ile biz yapardık, atölyeden rica edip aldığımız bazende gizlice yürüttüğümüz çıtalar ile gazete kağıdından uçurtmaları kendimiz yapardık, evcilik oyunlarında nerede şimdiki gibi gerçeğe yakın oyuncaklar, hayalleri ile oynardık mesela düz bir tahta arabanın direksiyonu olurdu…

Şimdiki gibi; çamura dokunma, aman pis kaka diye bu ne üstünün hali diye uyarmazdı kızmazdı annelerimiz, babalarımız; çamurdan oyuncaklarımızı biz yapardık.

Eve gidince dizimizin, dirseğimizin yırtılmış olup kan olmasına bir şey demezlerdi çünkü o yaramazlıklarda olağan şeylerdi.

Televizyonun önemi yoktu, hem tek kanaldı hem de siyah beyaz ama çok kanallı olsa ne olurdu ki sanki; biz dışarıda zaten onlar gibi yaşıyorduk.

Şimdiki çocuklar izliyorlar, biz yaşıyorduk!

Eyyy gidi çocuk günlerim.

Bizim sınırımız yoktu.

Atatürk salıncakta sallanırken23 Nisan hele ki;

Mustafa Kemal Atatürk’ün biz tüm dünya çocuklarına armağan ettiği bu gün adına yaraşır şekilde kutlanırdı o zamanlarda;

Okul bahçesine, okulda çocuğu ve/veya yakını var ya da yok her yaştan herkes katılırdı,

İstiklal Marşı ile açardık kutlamaları,

Biz günün anlam ve önemini anlatır yazılar – şiirler ezberler okurduk,

Çuval yarışı, yumurta yarışı, yoğurt yeme yarışı ve daha bir sürü yarış yapardık, kazananın hediyesi kitaptı…

Hatta hiç unutmuyorum 2. sınıftaydım galiba, yumurta yarışı için sabahtan hazırlıklara girişmiştim, kaşığımın üzerine biraz yapıştırıcı sürdüm, hızlı hızlı yürüyecektim ne kadar hızlı yürürsem yürüyeyim yumurta düşmeyecekti…

Babam ne yapıyorsun dedi, dedim böyle böyle.

Bana dedi ki; “Hile ile kazanmak yerine onurunla kaybet!” Yeni bir kaşık aldım onunla gittim  okulun bahçesine.

Hiçbir yarışı kazanamamıştım, yumurtam düşmüştü, çuvalla yerlere yuvarlanmıştım… ağlayarak eve gittiğimi hatırlıyorum kaybetmek değildi önemli olan, kitabı alamamıştım. Ama babam öğretmenden rica ederek bir kitap getirmişti, okuduktan sonra geri iade edecektim. yarışları kaybetmiştim ama insanlığımı kazanmıştım.

Şimdi ise sadece resmi tatil, 23 Nisanın başka da ne anlamı var ortada ne de heyecanı.

Çocukluk, çocuk denen şey yakında sadece tarih kitaplarında üzerine yapılan araştırmalar ve sözlüklerde anlamı olan bir dönem olarak kalacak.

Elimde olsaydı; çocuk kalıp, o yaşın üzerine çıkmayı hiç istemezdim.

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.