kitap okuyan kedi resmi
Kitap, Politika, Son Yazılar

Osmanlıca ve Türk Kitap Okuma Alışkanlığı

Paylaş; başkaları da faydalansın!

kitap okuyan kedi resmi

İnsanın bir partiyi desteklemesi, o partinin her düşüncesini kabul etmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Çünkü insan, hayvanlarda olmayan bir yeteneğe sahiptir; İDRAK!

Buna göre insanın söylenen her şeyi ama her şeyi noktasına virgülüne dek kafaya kazıyıp daha sonra papağan gibi tekrarlaması yerine, söylenenleri kendi beyin süzgecinden geçirip doğruya varması yaradılış gereği ifa etmesi gereken bir görev.

Geçen gün arkadaşlar ile konuşuyoruz.  Bir kısmı, Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı İmparatorluğu’nda kullanılan harfler yerine Latin harflerini getirmesinin tarihimizi öğrenemememizin en büyük etkeni olduğunu iddia etti. Eğer Osmanlıca biliyor olsaymışız, tarihimizi tamı tamına öğrenebilirmişiz?

Araya UNESCO tarafından yaptırılmış bir araştırmanın sonuçlarını koyuyorum. (Okumaktan üşenenler için aynı haberin videosunu da yazıya ekliyorum, oradan da haberi izleyebilirsiniz!)

Ayrıca yazıda bahsi geçen hemisfer = yarı küre demek:)

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO, dünyadaki okuma alışkanlıklarını rapor haline getirdi. Rapora göre, Türkiye, kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada yer alıyor.

Avrupa’da yüzde 21 olan kitap okuma alışkanlığı Türkiye’de yok denecek kadar az.

“Genelde aşk kitapları okuyoruz”

%65 aşk, % 24 siyasi, %13 düşünce, %7 kişisel gelişim kitapları. (Toplamları 109 ediyor diyebilirsiniz; bir kişinin iki veya daha fazla türü de okuyabileceğine dikkat edelim!)

Konuyla ilgili açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Gülmira Kuruoğlu, “Türkiye’de on binde bir kişi kitap okuyor yılda. Yani bizim çok geride olduğumuzu çevremize baktığımızda da görüyoruz. Okuma türlerine baktığımızda da genelde aşk kitapları okunuyor” dedi.

Yılda kitaba ayrılan süre bir günlük TV izleme süresiyle aynı: 6 saat

Araştırmaya göre, günde ortalama 6 saat televizyon izleyip 3 saat internette gezinen Türk halkı ne yazık ki, kitap okumaya yılda sadece 6 saatini ayırıyor.

TRT Haber’in mikrofonlarını uzattığı vatandaşların çoğu ise son okuduğu kitabın ismini bile hatırlamıyor.

İhtiyaç listesinde 235. sırada

Kitap Türkiye’deki ihtiyaç maddeleri listesinde 235’nci sırada yer alıyor.

Bir vatandaş, “Okuyucu kitlesi maalesef yok. Artık herkes televizyonda geçiriyor, internette geçiriyor vaktini. Kitaba ilgi maalesef yok” diyor.

Kitap beyin gelişimi açısından oldukça önemli

Oysa kitap okumak kişisel gelişimin yanı sıra beyin gelişimi açısından da oldukça önemlidir.

Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Gülmira Kuruoğlu, bu konuda şunları söyledi:

“Beynimiz sağ ve sol hemisferlerden oluşmaktadır ve kitap okurken biz ağırlıkla sol hemisferimizi geliştirmekteyiz. Bu da mantıksal matematiksel ve sözel hemisferdir ama televizyon izlerken biz sadece sağ hemisferi geliştirmekteyiz. Yani sol hemisfer bayağı geride kalmaktadır. Bu da beynin tüm olarak gelişmesini, oluşumunu etkilemektedir.”

Uzmanlar, özellikle çocuklara mutlaka kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerektiğini belirtiyor.

Bu araştırma bile yukarıda ortaya atılan tezi çürütüyor. Çünkü O-KU-MU-YO-RUZ!

Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan’da, kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, Türkiye’de bu rakam 2-3 bin civarında. Bu rakamlar elbette kitaba ayrılan para ile de orantılı. Birleşmiş Milletler araştırmasına göre kitap için yılda Norveçli 137, Alman 122, Belçikalı 100, Güney Koreli 39 dolar ayırıyor iken, hatta Dünya ortalaması bile 1,3 dolar iken ülkemizde bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 dolar ayırmakta. Kitap satın alma konusunda gelir yetersizliği bir ölçüde bahane olsa bile her gün tüketilen sigaranın içene aylık hatta yıllık maliyeti düşünüldüğünde bu mazeretin de geçersiz olduğu ortaya çıkıyor.

Kitap evlerinde, kitapçılarda, kırtasiyelerde satın alınabilen, kütüphanelerden de ücretsiz olarak bulunabilecek bir sürü Latin harfleri ile yazılmış kitap varken okumaktan kendini imtina eden arkadaşların Latin harfleri geldi tarihimizi öğrenemedik gibi düşünceleri bana sadece siyasi görüşe tam itaat ettiklerini ifade ediyor. Başka bir şey değil.

Harf inkılabı 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleştirildi. Harflerin değişmesinin üzerinden çok sular akıp geçti. Hepimiz GökTürkler’den beri kullandığımız Türkçeyi Latin harfleri ile yazmaya, okumaya başladık, yazıyoruz, okuyoruz.

O’na dediler ki; “İngilizce bilmiyor”

O dedi ki; “İngilizce bilmeme gerek yok tercümanlarım ne güne duruyor.”

Olmuş (Bu yazıyı ne zaman okuyacağınızı bilmediğim için tam sayı yazmıyorum!) seneler, “benim de Osmanlıca bilmeme gerek yok, tarihçilerim ne güne duruyor!”

Yazdıklarım bu düşüncede olan zihniyete kapak olsun!

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.