Adını ağzıma almak dahi istemediğim, binlerce genç fidanımızın; hayatlarının daha bahar mevsiminde yaşarken sadece vatani görevlerini icra etmekte meşgullerken canlarını alan, sözde savunduğu milletinden insanları da kendisine karşı çıktıkları için çoluk çocuk demeyerek hunharca katledilmesi eylemlerini yöneten terörist başı kurduğu örgütüne çağrı yapmış. (Çağrının içeriğini burada yazmayacağım, bütün haber sitelerinde mevcut.)

Çözüm sürecini eleştirenlere; “siz barış yapmak istemiyorsunuz, siz hala kafatasçı zihniyeti sürdürüyorsunuz, siz akan kanların, akan gözyaşlarının durduğunu görmüyorsunuz, hainsiniz…” gibi yaftalar yapıştıran insanlar mevcut. Sanki onların düşünceleri hep doğru, eleştiri yapanlar hep yanlış.

Kan akmasına karşıyım.

Dünya hayatını bir kereliğine yaşayacak olan insanların hayatlarının bir hiç uğruna ellerinden alınmasına karşıyım. Batı medeniyeti dediğimiz medeniyet binmiş atına şaha kalkmış giderken biz içimizdeki iktidar mücadeleleri yüzünden adım yol alamamaktayız. Hep kısır çekişmeler ile seke seke yürümeye çalışmaktayız.

Bir vücut içerisinde kanserli hücreler ne ise ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı bölücü niyetle hareket eden insanlarda odur. Kanserli hücreyi vücuttan tam olarak temizleyip atmadan hadi sen iyisin deyip evine gönderen bir doktor ile teröristlerle masaya oturup siz ne istiyorsunuz anlaşalım diyen iktidar sahiplerinin durumu aynıdır. Hasta, vücudunun bir yerini etkileyen kanser tam olarak temizlenmediği için artık diğer yerlerine de kanser yayılması tehlikesi ile karşı karşıyadır. Teröristler ile masaya oturan sözde siyaset bilirler ise ülkenin geleceğe uzanan yollarına sinsi mayınlar döşemektedirler.

Bu batının Türkiye üzerine oynadığı bir oyundur.

Övünerek bahsettiğimiz atalarımızın veliahtları, dedelerinden babalarından kendilerine geçerek yönetim tahtına oturdukları imparatorluğu yapmış oldukları hatalar ile topraksız bırakma tehlikesi ile yüz yüze getirmişlerken Mustafa Kemal Atatürk ve çevresinde kurtuluş için canlarını feda etmeye ant içmiş vatanseverler sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Osmanlığı İmparatorluğunun küllerinden doğarak Türklere yurt olmuştur. Şimdilerde ise dönemin şartları dikkate alınmadan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bazı cahiller tarafından hain olarak nitelenmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin doğduğu günlerden başlayarak topraklarımız üzerinde yaşayan halkların farklı etnik kökenlerini, dini duygulardaki hassasiyetlerini iyi analiz eden batılılar eğitimden/dinden zerre nasibini almamış cahil insanları bir araya getirmeyi başararak çıkarttığı isyanlar neticesinde ülkenin gelişimine hep engel olmaya kalkmışlardır.

Yavuz Sultan Selime kadar aynı olaylarla mücadele etmek zorunda kalan bizim tanımladığımız ad ile Osmanlı İmparatorluğu, batılıların tanımladığı ad ile de Büyük Türkiye Devleti, (ne zamanki padişah askerlerini alarak batıya sefere çıkıyor, döndüğünde bakıyor ki bir tane beylik burası benim toprağımdır diyerek hak sahipliği iddia etmiş, hadi bir de bununla uğraş!) Yavuz Sultan Selim’in tek karşıt bırakmamak anlayışı içerisindeki yönetim anlayışı ile tüm hain unsurlardan kurtulmuştur. Yavuz Sultan Selim’den sonraki padişahlar ise iç sorunlarla fazla uğraşmamışlardır ta ki…

Tarihi bilmeyen milletler yenilmeye mahkumdur.

Kendisini ya parası ile ya da yalakalıktaki usta yeteneği ile aday gösterterek, nasılsa halk adama oy vermiyor partiye oy veriyor mantığı ile meclise atan, siyasetin sesini bilmeyen kendilci milletvekillerinden de düzgün bir şey beklenemez.

EYY halkım sen adam olmazsan, sen doğrunun ne olduğunu kendi kendine ayırt edecek eğitimli olmazsan Türkiye ihya olmayacak.

Eyy halkım kukla olma, kimsenin kukla olmasına da müsaade etme.

Bu ülkeyi hep birlikte, atalarımızın topraktaki kemiklerini sızlatmayacak şekilde dünyanın zirvesine taşıyalım.

Eyy halkım sen adam olursan Türkiye’de adam olur.