recep sultan
Politika, Seçim 2015, Son Yazılar, Vatan için, Vatandaşlık

Her Şeyi Bilen Adam

Paylaş; başkaları da faydalansın!

recep sultan

O, yıllardır bin türlü emek vererek işinde uzmanlaşmış; işinin ehli bilirkişilerin icraatlarına/raporlarına güvenmeyerek, kendisinin her şeyi bildiğine inandırdığı biat ordusuna her şeyi yaptırabilecek kudreti kendisinde bulan kişidir.

Hem de ne kudret; kendisi/kendi işi aleyhine konuşan/yazan/rapor veren kim varsa makamına, geçmişine, kabiliyetine bakmadan bir anda alaşağı edip yerine işin acemisi ve çoğunlukla o işle hiç alakası olmayan ama emre tam itaat edecek olan kölesini oturtacak yüzsüzlükte…

Bu her şeyi bilen adam keşke, elinde salladığı Kuranı Kerim’i anlayarak okumuş olsaydı da HAK’kın her alanda ne kadar önemli bir şey olduğunu bilebilseydi.

Sözüm sanadır her şeyi bilen adam: insanlar her şeyi bilemez, peygamberler bile her şeyi bilmiyorlardı, sen kendini ne zannediyorsun?

Bütün duyu organlarını aç be vatandaşım. Doğruyu gör. Seçimini yap. Senin seçiminde yapacağın hata Türkiye’nin geleceğine mal olacaktır.

Yüce Allah, varlığı en güzel şekilde yaratmış ve “?Yaptığınız işi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever.” (Bakara, 2/195) ayetiyle insana işini en iyi bir şekilde yapmasını emretmiştir. Her alanda işini en güzel bir şekilde yapmak, dinimizde “İhsân” kelimesiyle ifâde edilmektedir. Nitekim Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun),”İhsan nedir Ey Allah’ın Rasulü?” sorusuna “…Allah’ı görüyormuş gibi kulluk etmendir.”; her ne kadar sen O’nu görmesen de O, seni görüyor…” (Buhârî, İmân, 37. I, 18) şeklinde cevap vererek, yapmakta olduğumuz her işi Yüce Allah’ın görüp gözettiği ve amellerimizin O’na arz edileceği bilinciyle yapmamız gerektiğini haber vermiştir.

Dinimiz, tüm yararlı işleri Allah’a kulluk kapsamında bir ibadet olarak nitelendirmekte, yapılan işi önemseyip güzel ve sağlam yapmayı emretmektedir. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) “Allah her şeyde ihsânı farz kılmıştır…” (Müslim, Sayd, 57) buyurarak, insanın yaptığı her işi ve görevi kurallarına ve tekniğine uygun olarak, sağlam, güzel, kaliteli, en iyi ve en mükemmel bir şekilde yapmasını istemektedir. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) diğer bir hadis-i şeriflerinde de “Yüce Allah, yaptığınız işi sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut olur.” (Beyhaki, Şu’abu’l-İman, 4/334) buyurmaktadır.

İş yapmak, bir eser ortaya çıkarmak insana özgü bir yetenektir. İşi güzel ve sağlam yapmak ise işini benimsemiş sorumluluk sahibi kişilerin bir özelliğidir. Mensubu olduğumuz yüce dinimiz bizlere, her alanda daha iyiyi ve güzeli ortaya koymayı öğütlemektedir. Dinimiz, baştan savma hiçbir tutum ve davranışı, gayesiz bir hareketi, rast gele yapılan bir işi makbul görmemiştir. İnançta sağlamlık, davranışlarda samimiyet, alışverişlerde doğruluk, sanatta incelik, yapılan her türlü işte kalite ve dürüstlük dinimizin emrettiği güzelliklerdendir.

Dinimizce, yapılan işin güzel olabilmesi için öncelikle niyetin düzgün olması ve kişinin; “işini güzel yapma” arzu ve gayreti önemli görülmüştür. Bu arzu ve gayret insanı, işlerinde başarılı, kendini yenileyen, yapıcı bir niteliğe sahip kılar. Vicdanı temiz bir mü’min, hangi işte çalışırsa çalışsın “saatini doldurma” ve “baştan savma” şeklinde bir anlayışa sahip olamaz. Böyle bir anlayışla yapılan işten elde edilen kazancın helal olmayacağı da asla unutulmamalıdır.

Müslüman’ın iş hayatındaki en belirgin özelliği, işini düzenli ve en güzel biçimde yapmasıdır. Mü’min, fert, aile ve toplum olarak, hayatı anlamlı kılacak ve huzur ortamı oluşturacak güzel bir çalışma sergilemelidir. İlim adamı ilmî çalışmasında, tüccar ticaretinde, işçi iş yerinde, kamu görevlisi görev yerinde, kısacası herkes kendi işinde, dinimizin “işi güzel ve sağlam yapmak” olarak telakki ettiği ve öğütlediği “İHSAN”ı hedeflemelidir.

İş hayatında bu güzel prensibi getiren dinimiz, başkalarına yaptırılacak işin de en güzel şekilde yaptırılmasını ve her işin ehline verilmesini emretmiştir. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), “İş, ehil olmayana verildiği zaman kıyameti bekleyiniz.” (Buhari, İlim, 2) buyurarak, işlerin verimli ve sağlam yapılmasının, onun ehline verilmesiyle ancak mümkün olacağını, aksi takdirde bozulmanın ortaya çıkacağını ifade etmiştir.

İşini sağlam ve güzel yapmak, her şeyden önce fedakârlığı, ciddiyeti ve özveriyi gerektirir. En güzeli ortaya koyma idealini getirmiş olan yüce dinimizin çalışma hayatıyla ilgili ölçülerini bilerek dengeli bir şekilde bunları her işimizde tatbik etmek hedefimiz olmalıdır. Unutmayalım ki bir kimsenin işini güzel yapması hayatı da güzel yaşamasıdır.

“Gerçek şu ki iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz işi iyi yapanların ecrini zayi etmeyiz.” (Kehf,18/30) Not: Soruda geçen “İş takibi”nden maksat, örneğin araba alınca devir işlerini bir trafik muamelecisine yaptırmak gibi, bir işi aracı vasıtasıyla yaptırmak veya yapmak ise bunda dini açıdan bir sakınca yoktur. İş sahibi adına vekaleten bu işi yürütmek anlamına gelir. Ancak rüşvet, haksızlık, aldatma ve yalan gibi haram unsurların işin içine girmemesi şarttır.

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.