ATATÜRK’ün millet sevgisini tanımlamak en zor şey olsa gerektir. Kendi varlık nedenini vatanı ve milletine bağlayan, bireysel beklentileri olmayan ender şahsiyetlerden biridir. Yaptıklarını asla yeterli görmemiş ve milletine
“Bir elin nesi var iki elin sesi var.” atasözünün işaret ettiği gerçek, birlikten güç doğduğudur. Yaşam ve tarih aile içerisine atılan nifakın aileyi, ulus içine atılan nifakın
Tarihte yaşadığı dönemde ünü göklere çıkarılmış hem kendi hem de başka ulusların kederine hükmetmiş nice liderler vardır. Bunların büyük bir çoğunluğu ölümleriyle birlikte sabun köpüğü gibi kaybolup
Mustafa Kemal millet adamıydı. Türk halkı; geçmişte kendi yönetici ve aydınlarınca ihmal edilmesine, horlanmasına, cehalet ve yoksulluğa mahkum edilmesine karşın vatanına olan sevgisini hiç yitirmemiştir. Yurdu ve
Başarılı insanların kendileriyle gurur duymaları en doğal haklarıdır. Çünkü her başarı sadece başarıyı gerçekleştirenin değil başarıdan yararlanan herkesin mutluluğuna katkı sağlar. Gururun asıl nedeni başkalarının mutluluğuna hizmet etmiş
ATATÜRK, büyük kabul edilen insanlarla kıyaslanmak suretiyle kendisine övgülerde bulunulmasından hep rahatsızlık duymuştur. Hatta bu tür davranış sahiplerine şiddetle karşı çıkmıştır. Ona göre büyük olan yalnızca ve yalnızca
ATATÜRK kişisel yaşamında arkadaşlık ve dostluğa büyük önem vermiştir. Yaşamı boyunca birçok dostu olmuş, bunların arasında farklı ırktan ve dinden insanlar da bulunmuştur. Arkadaşlarından kimileriyle uzun yıllar görüşmese
Türk insanı duygu insanıdır. Hep sevmek ve sevilmek ister, yeter ki birisine inansın, birisini sevsin… o sevgi onda ölümsüzleşir. Türk, ATA’sını da öyle sevdi, onu duygularında canlandırdığı
Halkçılık ilkesi herhangi bir sınıfın egemenliğini reddeden, halkın yönetimde kayıtsız koşulsuz egemen olduğu bir devlet düzenini benimser. Ayrıca bölücü değil birleştiricidir. Türk halkının ortak çıkarlarını; halka açık, halka
Karşılaşılabilecek tehlikeleri büyük hedeflere ulaşmak için göğüslemeye hazır olmayanlar asla lider olamazlar. Lider; umutları söndüren değil, önderlik ettiği topluma umut aşılayan, hedef gösterebilen insandır. Bu hedefin de en
ATATÜRK uluslar arası barışın korunmasına büyük önem verir ve komşularımızla dostluk ilişkisi kurulmasına özen gösterirdi. Fakat saldırgan bir tutum içerisinde olan ve topraklarımız üzerinde hak iddia edenlere
Hastalığının iyice ağırlaştığı, 1938 yılında doktorlarının istirahat dışında hiçbir şeye izin vermedikleri durumda bile ATATÜRK, yurt sorunlarından kopamamıştır. Büyük devletlerin Türkiye’nin Hatay konusundaki kararlılığını sınadığı bir ortamda o,
Son Yorumlar