Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin yöneticileri, düşmana boyun eğerek tahtın geleceğini kurtarabilecekleri inancıyla, yurdun istilası dahil düşmanların her isteğine boyun eğmişlerdir. Bu durumun sonucu olarak onuru
Türk ulusu, zor anlarında yediden yetmişine el ele gönül gönüle verip birçok engeli aşmasını bilmiştir. Aklın gösterdiği doğru, Türk ulusunun zor anlarının dışında da el ele gönül
Uzun süren Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti’nin yöneticileri, önce Mondros Ateşkes Anlaşması’nı sonra da Sevr Antlaşması’nı imzalayarak koşulsuz teslimiyeti kabul etmişlerdi. Teslim edilen koca bir ulusun vatanı,
İnsanlık meziyetlerinin en güzel ve yücelerini şahsında toplamış olan Türk insanı, asırların ihmaliyle cehalete ve yoksulluğa terk edildiğinden uygarlıkla gelen değişimin ve gelişmenin bir ölçüde dışında kalmıştır.
Vatan ve millet kavramları ATATÜRK’ün yaşamında hep öncelik taşımıştır .Ailesi ve özel yaşamı hep ikinci plânda kalmıştır. Vatan için bir şeyler yapabilmenin mücadelesini verirken yanı başındaki annesi
Türk kadını vatana hizmette, asla erkeğinden geri kalmamış, hatta ondan ileri olmuştur. Göz bebeği evlatlarını vatan uğrunda şehit vermeyi şereflerin en yücesi kabul edip, acılarını içine gömmesini
Sevilmek ve ilgi görmek isteği insanın doğasında vardır. Yaşamdaki mücadelenin belki de birinci nedeni insanların kendilerine yönelik ilgiyi artırma isteğidir. İyi bir eğitim alma, iyi bir mesleğe
ATATÜRK, yaşamı boyunca birçok başarının ve zaferin yaratıcısı olmasına karşın bunların hiç birisini tek başına sahiplenmemiştir. Başarıların arkasında yüce Türk ulusunu, zaferlerin arkasında ise onun fedakar ve kahraman
Türk ulusunun en acılı günlerinde önderliğini yapan, gerçekleştirdiği devrimlerle cehalete ve yoksulluğa savaş açan, bunun sonucu Türkiye’nin bugünkü seviyeye ulaşmasını sağlayan ATATÜRK’e karşı, Türk insanının ödemekle bitmeyecek bir
ATATÜRK milliyetçiliği; Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını korumayı ve aynı zamanda Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaç edinmiştir. Başka milletlerin bağımsızlığına saygılı, saldırganlığa ve yayılmacılığa karşıdır. Kapalı bir toplum anlayışını reddeder ve
Kurtuluş Savaşı süresince Yunan, İngiliz ve Fransız işgal kuvvetlerine karşı ölüm-kalım mücadelesi veren Türk halkının önderi ATATÜRK, yurduna ve ulusuna her türlü haksızlığı yapan bu uluslara karşı
İnsanoğlunun var olduğu andan günümüze kadar en fazla ihtiyaç duyduğu olgu hoşgörüdür. Evden okula okuldan çevreye her zaman sağlıklı iletişimin ve sevginin tek köprüsü hoşgörü olmuştur ve
Son Yorumlar