Bir kadın gördüklerinde, bir kadın sesi işittiklerinde, onların kokusu burunlarına geldikçe, pür dikkat kesiliyorlar, hayvani içgüdüleri hortluyor, insani görünümlerinden üstsüz asıllarına dönüyorlar; baştan sona süzüyorlar, saçlarından başlayarak, dudaklarına ısırıklar kondurarak, kulak memelerini okşayıp, sutyenlerini hiçe sayarak göğüslerini avuçlarının arasına alıyorlar, nefesin sıcaklığını tenlerinde hissediyor, avret yerine uzanıyorlar; kan tek bir organlarında birikiyor, kadının kokusunu içlerine çekip bacaklarını omuzlarına alıyorlar… Daha derinden arzuluyorlar, boşaldı boşalacaklar… Yeter ki, tenden küçücük bir parça görünmeye görsün.

Allah birdir, her şeyi yaratan Allah’ tır. Buradan kadını yaratanın da Allah olduğu çıkarımına kolaylıkla varırız. Böyle olduğuna göre kadını bir cinsel obje olarak görmek niye!

Hz. Muhammed Veda Hutbesi’ nde “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. “ şeklinde ashabına seslenmiştir. Yani buradan da şunu çıkarabiliriz; Kadınlar erkeklerden daha farklı biyolojik, kimyasal ve duygusal yapıya sahiptir. Erkeğin sahip olduğu güç, kadının zayıflığını örten tamamlayıcısıdır; onları sahip olduğun güçle hertürlü tehlikeye karşı koru diyor, köşe bucak kaçır sakla, bir yerini açık görürsen cezasını ver, penisini vajinasının içerisine sok, deliği doldur demiyor!

Bir çiçeğin arıları kendisine çektiği gibi, kadının da erkekleri kendisine çeken cazibesi vardır. Bir hayvan olan arının, yaradılışı ve doğa kanunu gereği buna karşı koyması söz konusu değildir. Fakat düşünme, idrak etme gücüne haiz insanın, sınav olarak kabul ettiği bu dünya yaşamında, sınavın gayesi gereği baskıcı bir şekilde karşısındakinin yaşantısına engel olmaktansa, kendisini o şehveni arzular içerisine düşürmemesi gerekir.

Bütün insanlar hür doğarlar, hür yaşarlar. Ama hürriyet bir başkasının hürriyetinin sınırlarına kadardır. Orada diğer kişinin dokunulmazlığı başlar. Karşımızdaki her kim olursa olsun, ister kadın, ister erkek, ister çırılçıplak, ister bin kat giyinmiş olsun, onun özelinde bizim özelimiz son bulur.

Ben eğer onun şurasını burasını çıplak olarak görsem şöyle şöyle yaparım da cehenneme giderim korkusu içerisinde, yaşam hakkı olan kadını çarşaflara büründürüp, evlere hapis etmektense, bu düşünceye sahip geri kafalıların kendini hadım etmesi daha doğru bir davranış biçimidir.

Ki Sadece kadın mı; oyuncak bebeklerde, teni gösteren bir resimde, tabloda, fotoğrafta, heykelde, ergenliğe adım atmamış gencecik bir kız çocuğunda, yüzü kırış kırış yaşlı bir kadında bile bu arzuyu hissedebiliyorlar!

Tek bir vajina yetmediği için cinsel organlarını dizginlemeye, zaman mekân kıstası yapmadan tutturmuşlar bir sünnet, dini kural 4’ e kadar kadın sahibi olma yolu var, 4 ün üzerinde cariye alma hakkı var, cahiliye devrinden kalma adetlere zevkleri uğruna böyle safsatalarla devam etmeye çalışıyorlar. Ancak cariyeler giyinir, halkın içerisine katılır diyorlar; göğüslerinden dizlerine kadar elbise, sokakta gördükleri her bir kadın zihinlerinde bir orospu, cariye; tacizde ederim tecavüzde, o hakkı bana onlar veriyor diye de söylüyorlar, söyletiyorlar utanmadan!

Allah yaratmış türlü güzellikler, şeytana vermiş müthiş bir zekâ, şeytana uyup nefsine yenileceğine, savaşıp galip gel, korkularından köşe bucak saklanacağına; boşu boşuna yaratılmadığının bilincine varıp, ruhunu Yüce Allah’ ın katına layık olgunluğa eriştir.

Gerçek Müslümanlık kendi korkularından doğan şeylere karşı bir hayat yaşamayı, yaşatmayı değil, herkese eşit bir hayat sunan, en son indirilmiş, her şeyi tamamlanmış bir dindir.

Gayemiz herkese eşit, hür bir dünya düzeni sunmaktır.