Politika

Türkiye, Stockholm Sendromu, Türk’ün Seçimi

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Doların, Euronun, Altının,  Benzinin, Mazotun ateşi düşürülemiyor…

İşsizlik azaltılamıyor, İŞKUR destekli staj programları ile falan azalıyor gibi gösteriliyor ama aksine yüzdeye vurulduğunda; sayısı artan çalışması gereken nüfus dikkate alındığında sayısal olarak işsiz sayısı her geçen gün artıyor…

Bundan önceki dönemlerde kurulan sanayi kuruluşları, fabrikalar yok pahasına satılıp kapatılırken, satılmalarına – peşkeş çekilmelerine göz yumulurken yerlerini dolduracak ve/veya daha iyi kuruluşlar ve fabrikalar açılmıyor…

Yıllardır her tipten maketler var ama yürüyen aksamı ile seri üretim nedense göremiyoruz…

Tarımda dışarıya bağımlılığımız artıyor; her geçen gün bir ürünün yetiştiği yeri daha yapılaşmaya açıp, o ürünü yurt dışından ithal ediyoruz…

Hayvancılıkta dışarıya bağımlılığımız artıyor; her geçen gün bir merayı daha yapılaşmaya açıp, yurt dışından, canlı ya da et olarak daha fazla ithalat yapıyoruz…

Borçluların borçları affedilirken; sürekli ödeme gayreti içinde olanlara, ne bir vergi de ne de başka bir ödemede kolaylık sağlanmayarak enayi yerine konuluyor…

Dershaneler kapatıldı, yerlerine özel okul açtılar, dershanelere çocuğunu gönderebilen insanlar özel okullara her sene 4 – 5 katına çıkan fiyatlar ödemek zorunda bırakıldı ya da yallah seçeneksiz devlet okuluna…

Satın alma gücü azalıyor… 

Cinayetler artıyor…

İntiharlar artıyor…

Kadına şiddet artıyor…

Devletin en üst makamındaki şahsiyet önemli olayların fos çıkmasının akabinde herkesin karşısına çıkıp utanmadan kandırıldım, aldatıldım, yanıltıldım, yanlış bilgi verildi, komploya uğradım gibi açıklamalarda bulunuyor ve üstüne üstlük alkışlanıyor…

***

Stockholm sendromu, basitçe rehine ile rehin alan kişi arasındaki sempati oluşumudur…

Bu sempati ve empati oluşması doğrultusunda psikolojik bir ruh durumu başlar ve Rehine kötü koşulları benimser, savunur ve koşulları göremeyerek, rehin alan kişinin yanında yer alır

Rehineler saldırganla özdeşleşir ve hayatta kalma duygusuyla onunla beraber hareket etmeye başlar

Aslında bu durum kurbanın kendi kararı doğrultusunda gerçekleşen bir olay değil, şiddetin direkt olarak doğurduğu sonuçlardan birisidir

Rehin alma, tecavüze uğrama, taciz, savaş, pazarlanan hayat kadınları, aile içi şiddet, dini ve siyasi baskı gibi birçok durumda Stockholm sendromuna rastlanır

Stockholm Sendromu Literatürdeki ismine, Psikiyatr Nills Bejerot tarafından 1973 yılında yaşanan bir olay neticesinde kavuşur;

1973 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de bir banka soyguncusu (Jan-Erik Olsson) altı gün boyunca 4 banka görevlisini rehin tutar… 

Rehin tutulan banka görevlilerinden birisi banka soyguncusuna duygusal olarak bağlanır…

Rehineler, mahkemede soyguncular aleyhinde ifade vermez, hatta savunma ücreti için para toplarlar…

Olay sırasında telefonla basına konuşan rehinelerden Kristin Enmark’ın “Asıl korktuğum polis. Biz burada iyi vakit geçiriyoruz” demesi, ülkede büyük etki yaratmıştır…

Olay, ülkede: “Soyguncular bankadan para çalamadılar ama bazı insanların kalbini çaldılar” şeklinde yorumlanmıştır…

Serbest kaldığı süre içerisinde rehineler soyguncuyu savunmuşlardır, hatta banka görevlilerinden bir tanesi nişanlısını terk ederek soyguncunun hapisten çıkmasını beklemiştir…

İsveçli banka soyguncusu Jan-Erik Olsson, olumlu ifadeler sonucu 8 yıl hapis yatıp çıkmıştır… şimdi Tayland’da suça karışmadan sakin bir hayat sürüyor…

Stockholm sendromu bu olaydan sonra birçok rehine olayında da yaşanmıştır…

1974’de Patty Hearst isimli kadın milyoner kaçırıldığı terörist grubuyla, 2 ay sonra banka soygunu yapmış ve onlarla birlikte hapse girmekten kurtulamamıştır…

***

Şimdi yukarıda Türkiye’nin durumuna bakıp, 15 yıl ülkeyi tek başına yönetenleri, sorgusuz sualsiz hala destekleyenler Stockholm Sendromu içinde değildir de nedirler!

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.