Abidin Dino’ nun Çizemediği Resim
Kısaca anlatılır her herde, ortaya gelişigüzel; Nazım Hikmet RAN, Abidin DİNO’ ya “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye sormuştur, O da koymuştur tuali, boyalarını önüne, almıştır fırçasını eline yapmıştır mutluluğun resmini… ama yapamamıştır, şiirini yazmıştır. Gerçek bundan farklıdır, bu olayı kulaktan dolma bilenler resmi Abidin DİNO’ ya atfederler fakat resim aslen, her tablosunda insanların mutluluklarını tablolarına yansıtan Dianne DENGEL’ e aittir.
İşte gerçek hikaye budur, aşağıda da Nazım Hikmet RAN ve Abidin DİNO’ nun birbirlerine yazdığı, “Mutluluğun Resmi” şiirlerini okuyabilirsiniz!
Nazım Hikmet’ in Abidin DİNO’ ya yazdığı “Mutluluğun Resmi” şiiri;
En mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama,
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil,
Ne de ak örtüde elmaların,
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini,
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarındaki Küba’ nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm,
Ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?
Abidin DİNO’ nun Nazım Hikmet’ e yazdığı “Mutlulugun Resmi” Şiiri
Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
Martıların telaşı bambaşka
İşçiler gözler yolunu.
İnebilseydin o vapurdan
Ayağında Varnanın tozu
Yüreğinde ince bir sızı.
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik Meserret Kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler…
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız,
anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiyeyi
bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.
İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi;
ne boya…
Bir anda çıkagelseydi…mutluluk mu? Mutluluğun arşa çıktığı en yüce Bayram o gün olurdu. Kar tanesi gibi erirdi yerle gök, bütün kainat selam dururdu.Gerçekten sevebilmek gerçekten mutlu olabilmek rengarenk bir kelebek gibidir omuzuna konar değerini anlayamazsan uçar gider tıpkı bir rüya gibi…