Seni Bulacam Oğlum

Paylaş; başkaları da faydalansın!

Allah herkese namuslu iş ortakları nasip eylesin,

Düşünsenize bir sabah kalkıyorsunuz ve canınız ciğeriniz iş ortağınız, tüm borçları sizin üzerinize yıkarak ve kasadaki tüm paraları alarak sırra kadem basmış.

Ödemelerde yaklaştı, alacaklıların biri kapatıyor, diğeri arıyor…

Ne yaparsınız?

….

“Bir kere arkadaşına güvendin; eyvallah, “tecrübe” diyebilirsin ama arkadaşının 2. kazığından sonra sen yine aynen devam ediyorsan, senin yaptığın artık ENAYİLİKTİR, MALLIKTIR nasihati veriyor film.”

…

Tema güzel AMA.

Eskiden, ilkokulda, köyde bir öğretmenimiz vardı, teneffüslerde biz bahçede oyunlar oynarken, o sandalyesine oturur bizleri izlerdi, ağzımızda “lan” veya başka bir şey çıksa yanına çağırır, cetvel ile elimize vururdu.

Şimdi, oyun oynayan çocukları izliyorum, sokaktan geçen gençlerin sözlerine kulak misafiri oluyorum, yetişkinlerin bir birleri arasındaki konuşmalara denk geliyorum…

En kötü durumu anlatmak için kullanılan sözler hep küfürlü eylemler…

İnsanımızın konuştuğunu sinemaya aktarmaya gerek yok ki!

Sinema izleyicisine doğruyu gösterici olmalıdır; o küfür ibaresinin yerine kullanılabilecek bir sürü cümle var!

Tamam karakterimiz çok canı yanmış, başı sıkışmış olabilir ama alenen küfür olamaz.

Kemal Sunal, Şener Şen, İlyas Salman gibi ustaların filmlerinin hala izlenebilmesinin sebebi, insanların bizzat yaşadığı ama toplumun fark etmediği sorunları izleyiciye aktarmaya çalışarak toplumsal bir uyanış hareketi başlatmaktı. Bunu yaparken küfür etmezlerdi.

Çoluk, çocuk, genç yaşlı herkes bir arada bu filmleri izleyebiliyor, çünkü, ne kadar canları yanarsa yansın karakterler küfretmezlerdi!

Üslupta nereden nereye geldik dedirttiği için