evlilik
Bilgi Havuzu, Hz. Muhammed ( S.A.V. )

Hz. Muhammed’in Evlilik İle İlgili Nasihatleri

Paylaş; başkaları da faydalansın!

evlilik

1 – EVLENMENİN FAZİLETİ

Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetim ile amel etmezse benden değildir.

Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. Kimin maddi imkânı varsa hemen evlensin. Kim maddi imkân bulamazsa, oruç tutsun.

2 – EN EFDAL KADIN

Her biriniz, şükreden bir kalp, zikreden bir dil, ahiret işinize yardımcı olacak inançlı bir kadın edinsin.

3 – SALİHA HANIM

İnanan, Allah’a takvadan (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme) sonra en çok saliha (Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.) bir eşten hayır görür.

İnanan,

Böylesi bir kadına emretse, o itaat eder,

Ona baksa neşelenir,

Bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır,

Kadınından ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi namusu ve hem de adamın malı hususunda hayırsever ve dürüst olur.

4 – DİNDARLA EVLENMELİ

Güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin; Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) azaltacağından korkulur.

Kadınlarla mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin; Zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur.

Kadınlarla diyaneti (din kurallarına tam bağlı olma durumu) esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik siyah dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) efdaldir (erdemlidir).

5 – BAKİRELERLE EVLENİN

Bakire kızlarla evlenin. Çünkü onların ağızlan daha tatlı, rahimleri daha doğurgandır, aza da razı olurlar.

6 – EMANET

Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah’ın en çok ehemmiyet vereceği emânet, kadın-koca arasındaki emânettir. Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının sırlarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir.

7 – EVLENECEĞİ KADINA BAKMAK

Allah bir kimsenin kalbine bir kadınla evlenme arzusu attığı zaman, ona bakmasında bir beis yoktur!

8 – İZİN

Dul kadın kendisiyle istişare edilmeden, bakire de izni sorulmadan nikâhlanamaz.

9 – KIZIN GÖNLÜ OLMADAN EVLENDİRİLMEZ

Genç bir kız, Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yanına giderek:

– “Babam, durumunu iyi etmek için beni kardeşinin oğluyla evlendirdi” diye şikâyette bulundu.

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) (bu nikâhın kabul veya reddinde) yetkiyi kıza bıraktı. Kız da:

– “Ben babamın yaptığı işi kabul ettim, fakat bununla babaların böyle yapmaya haklarının olmadığının kadınlarca bilinmesini istedim” dedi.

10 – MEHİRSIZ DEĞIŞ TOKUŞ (SİĞAR) NiKAH

Kişinin kızını veya kız kardeşini, karşılığında kızını veya kız kardeşini almak üzere bir erkeğe vermesi yasaktır.

11- MEHİR

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), Hazreti Âişe’yi elli dirhem değerinde ev eşyası mukabilinde nikahlamıştır.

12 – AİLEYE SARFEDİLEN PARA

Allah yolunda harcadığın para, bir köle azâd için verilen para ve ailene sarf ettiğin paralar yok mu? İşte bunların ecir bakımından en büyüğü ailene sarf ettiğin paradır.

13 – NİKAHTA GÜFTE

“Hazreti Aişe Ensardan, bir yakını kızcağızı evlendirmişti. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) gelince:

-“Genç kızı (kocasına) gönderdiniz mi?” diye sordu. Evdekiler:

– “Evet!” deyince,

-“Kızla birlikte bir de ilahici gönderdiniz mi?” dedi.

-“Hayır göndermedik” cevabını alınca, Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Ensar, aralarında gazel okuma adeti mevcut olan bir cemaattir. Keşke onlara: “Size geldik size geldik, size selam bize selam” diye (içinde günah olmayan sözler bulunan güzel) güfteler-ilahiler söyleyecek birini gönderseydiniz” buyurdular. ( Davul – zurna yok!)

14 – ÖLEN ÇOCUK

İki çocuğu ölen kimse. Cehennem ateşinden bir duvar perde ile siperlenmiş olur.

15 – LÜKSE HAYIR

“Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), Ensar’dan bir zâtın kapısının üstüne yaptırdığı bir kubbe gördü.

-“Bu nedir?” diye sordu.

-“Bu falancanın inşa ettirdiği bir kubbedir!” dediler. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Böyle sarfedilen her mal. Kıyamet günü sahibine bir vebaldir!” buyurdular. Bu söz Ensarî’ye ulaşmıştı. Kubbeyi hemen yıktı.

Sonra, Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) oradan tekrar geçti, fakat kubbeyi göremedi, akıbetini sordu.

-“Sizin söylediğiniz kendisine ulaşınca yıktı” denildi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Allah ona rahmet kılsın, Allah ona rahmet kılsın!” diye dua buyurdular.

16 – CİMA ESNASINDA TESETTÜR

Biriniz hanımına temas edeceği vakit örtünsün, eşekler gibi çırılçıplak soyunmasın.

17 – DÜBÜRDEN TEMAS HARAMDIR

Kadınlara dübürlerinden (Makat) temas etmeyin.

18 – DIŞA AKITMA (AZIL)

Hür kadının izni olmadan ona azil (dışa akıtma) yapmayın.

19 – ÇOCUĞUN FERYADI

Kıyamet Günü (küçük) çocuğa, “cennet’e gir” denir. Çocuk pür-gazap Cennet kapısı önünde durur ve “ancak anne ve babamla Cennet’e girerim” der ve direnir. O zaman, “Anne ve babasını da beraber Cennet’e koyun” denir.

20 – MUT’A NİKAHI HARAMDIR

(Bir Miktar Para Karşılığı Bir Kadınla Belli Bir Müddet Karı-Koca Hayatı Yaşamak)

İslâm’ın evvelinde muta vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet nikâh yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü.

Bu hal: “Onlar namuslarını korurlar. Ancak “hanımlarına” ve “cariyelerine” karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar” (Mü’minûn 6) mealindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti. (Bu ayet gelince muta haram ilân edildi.)

21 – DENKLİK

Nutfeleriniz (tohumlarınız) için kadının hayırlısını tercih edin. Kendinize denk olanlarla evlenin, size denk olanların kızını isteyin.

Nikah bir nevi cariyeliktir. Kişi, kızını kime teslim ettiğine bakmalıdır; Kızını fâsık (Allah’ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen, kötülük eden, fesatçı) kimseye veren, onunla ilgisini kesmiş ve onu ateşe atmıştır.

22 – ADALET

Hazreti Âişe anlatıyor:

“Hz.  Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), hanımı Safiyye’ye bir sebeple kızmışlardı. Safiye bana:

-“Ey Âişe! “Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm’ı benden razı edecek bir çaren var mı? Böyle bir çare bulursan ben Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bana uğrama sırası olan bugünü sana vereceğim!” dedi.

Ben de:

-“Evet var!” dedim. Zaferanla boyalı olan başörtümü aldım, (nefis) kokusunu neşretmesi için üzerine su serptim. Sonra (bunu üzerime alarak) gidip Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yanına oturdum. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Ey Âişe! Benden uzak dur, bugün senin günün değil!” buyurdular. Ben de:

-“Bu Allah’ın lütfudur, dilediğine verir” dedim ve Safiyye ile aramızda olup biteni anlattım. Bunun üzerine Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), Safiyye’den razı oldu.”

23 – ARACI

En hayırlı şefaatlerden biri, evlenecek iki kişinin arasında yardımcı olmaktır.

24 – SÜSLENMEK

– Hazreti Âişe anlatıyor:”(Bir gün) Üsâme kapının eşiğine takılıp düştü ve yüzü kanadı. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

– “Ondan şu ezayı temizleyiver!” buyurdular. Ben ise tiksindim. Bunun üzerine Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) onun kanını emip yüzünden atmaya başladı. Sonra da:

-“Eğer Üsâme bir kız olsaydı onu süsleyip, (güzel) giydirecek ve (evlenmeye) cazip kılacaktım” buyurarak evlenecek kızların süslenerek evlenmeye hazırlanmaları icap ettiğine işaret buyurmuşlardır.

25 – İYİ MUAMELE

Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.

26 – EŞ İLE YARIŞ

Hz. Âişe anlatıyor: “Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) benimle koşu yarışı yaptı. Yarışı ben kazandım. Bir sene sonra ise yarışı ben kaybettim. “

27  – KISKANÇLIK

Hazreti Âişe anlatıyor:

“Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) Safiyye  ile evlenmiş olarak Medine’ye geldiği zaman, Ensar kadınları yanıma gelip ondan (ve güzelliğinden bana) haber verdiler. Kendimi tanınmayacak bir hale getirip, üzerime örtü alıp (onu görmek üzere) ben de gittim. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) açık olan gözüme bakıp beni tanıdı. Bunun üzerine ben hemen hızla geri döndüm. Hz. Muhammed de (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) peşimden gelerek bana yetişti ve beni kucakladı.

Sonra:

– “Safiyye’yi nasıl buldun?” diye sordu. Ben de:

“Bırak (beni)! Yahudi kadınlarından bir Yahudi kadındır!” dedim.

Hazreti Âişe anlatıyor:

“Zeyneb (Bintu Cahş) odama izinsiz olarak öfkeyle girinceye kadar kumalarımın bana kızdıklarını bilmiyordum. Zeyneb odama girdikten sonra:

-“Ey Allah’ın Resulü! Ebû Bekrin kızının, kollarını sana sarması sana yeterli mi?” diye çıkıştı, sonra da bana yöneldi. Ben de ondan yüzümü çevirdim. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) dayanamayıp:

-“Onu durdur ve kendini müdafaa et!” dedi. Bunun üzerine Zeyneb’e yöneldim, gereken cevabı verdim. Öyle ki bana cevap veremez hale geldi ve sonunda ağzının tükürüğünün kuruduğunu farkettim. Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) (memnun olarak) yüzünün güldüğünü gördüm.”

28 – OYUNCAK

Hz. Âişe anlatıyor:

“Ben Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yanında iken bebeklerimle çıkardım. Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) benim kız arkadaşlarımı bana gönderirdi. Arkadaşlarımla beraber çıkardık.”

29 – SALiH EVLAT

Ademoğlunun (ölümü ile) her ameli kesilir, ancak üç şeyden (kesilmez):.. bunlardan biri de Kendisi için dua eden salih (dinin buyruklarına uygun harekette bulunan) oğlundan …”

30 – SON ÜÇ TAVSİYE

Kadınlarınızın hakkında Allah’tan korkun; onlar sizin elinizde (bir nevi) hürriyetleri kaybetmişlerdir. Onları. Allah ile muahede ederek (antlaşma) aldınız ve Allah adı ile onları kendinize helal ettiniz. Allah’tan korkun, onlara iyi muamele de bulunun.

31 – HOŞLANILMAYAN KISKANÇLIK

Kıskançlığın bazısını Allah sever, bazısını da sevmez. Allah’ın sevdiği kıskançlık, kötülük olduğunda kuvvetli zan beslendiği zaman duyulan kıskançlıktır. Allah’ın hoşlanmadığı kıskançlık da zayıf bir ihtimal karşısında duyulan kıskançlıktır.

32 – YERSİZ ŞÜPHE

Çölde yaşayan bedevilerden biri Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) geldi ve:

-“Ey Allah’ın Resulü! Karım, benim yatağımda siyah bir çocuk doğurdu. Biz, asla aramızda siyah bulunmayan bir aileyiz, dedi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun);

-“Senin develerin var mı?” diye sordu. Adam;

-“Evet, var!” deyince:

-“Renkleri nedir?” diye sordu. Adam;

-“Kızıl!” diye cevap verdi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun)

– “Aralarında siyah da var mı?” dedi. Adam;

-“Hayır!” deyince:

-“Peki boz deve var mı?” diye sordu. Adam;

-“Evet var!” deyince:

-“Pekiyi bu nereden oldu?” diye sordu. Adam;

-“Belki bir damara çekmiştir!” deyince:

-“Senin o oğlun da bir damara çekmiş olabilir!” buyurdular.

33 – KOCASINI ÜZEN KADIN

Kadınlar hamile olur, çocuk doğurur, emzirir, yavrularına karşı son derece şefkatli ve merhametlidirler. Eğer kocalarına karşı Allah’ın ihsan ettiği nimetlere nankörlükte bulunmasalar, namaz kılanları hemen Cennet’e girerdi.

34 – TALAK’TA ŞAKA YOK

Bir kısım insanlara ne oluyor da Allah’ın hududuyla oynarlar. Onlardan biri çıkıp: “(Ey kadın) seni boşadım, sana dönüş yaptım, seni boşadım” der durur.

35 – KADININ BOŞANMA TALEBİ MEKRUHTUR

Mazur bir sebep yokken kocasından boşanma talep eden kadın cennetin kokusunu bile bulamaz. Halbuki cennetin kokusu kırk yıllık yürüme mesafesinden duyulur.

36 – ŞİDDETLİ NEFRETTE AYRILIK

“Habibe, Sabit adında kısa boylu çirkin bir adam ile nikahlıydı. Habibe, Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) gelerek:

-“Ey Allah’ın Resulü! Vallahi, Allah’tan korkmasam, kocam yanıma girince suratına tüküreceğim” der. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Mehir olarak aldığın bahçeyi geri verir misin?” dedi. Kadın:

– “Evet!” dedi.

Kadın bahçeyi Sabite iade etti. Hz. Muhammed de (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) onları ayırdı.

37 – AİLEYE İNFAK VE GEÇİM SIKINTISI

Kişinin ailesine infak (nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama) ettiği, sadakadır. Kişi ailesinin ağzına koyduğu lokmadan muhakkak sevap alır.

Kişinin günahları çoğaldığı vakit (günahlarına keffaret olmak için) Allah onu geçim sıkıntısı ile sınav eder.

38 – EVLENMEYEN

Kadını olmayan erkek miskindir, miskindir!

Kocası olmayan kadın da miskinedir, miskinedir!

39 – DÖRT HASLET

Kadın dört hasleti için nikahlanır: Malı, hasep (kişisel özellik, nitelik) ve nesebi, güzelliği ve dini için. Sen dindarı seç de huzur bul.

40 – EVLENMENİN DUASI

Allah’ım; ben bunun hayırlı olmasını ve hayırlı bir yaratılış üzere olmasını diliyorum. Onun şerrinden ve şerli bir tabiat üzere olmasından sana sığınıyorum.

41 – EVLENENİ TEBRİK

Allah sana mübarek kılsın, üzerine bereket indirsin, ikinizin arasını hayırda birleştirsin.

42 – NİKAHTA HAYIRLI KADIN

Kadınlarınızın hayırlısı, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindiren, emrettiği vakit itaat eden, ayrıldığı vakit malını ve iffetini koruyandır.

43 – YAKLAŞIRKEN DUA

Sizden kim hanımına temas etmek isteyince: “Allah’ın adıyla!

Allah’ım, bizi şeytandan uzak tut ve şeytanı da bize vereceğin nasipten uzak tut!” dese, sonra da Allah bu temastan onlara bir evlad nasip etse, şeytan ona ebediyen zarar veremez.

44 – CAHİLEYE DEVRİ NİKAHLARI

Cahiliye devrinde dört çeşit nikâh mevcuttu:

1 – Bugün (dinimizin meşru kıldığı ve) herkesçe tatbik edilen nikâhtır: Kişi, kişiden kızını veya velisi bulunduğu kızı ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir.

2 – Kişi, hanımı hayızdan temizlenince: “Falancaya git, ondan hamilelik talep et” der ve hanımını ona gönderirdi. Kadının o yabancı erkekten hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar, kocası ondan uzak durur, temasta bulunmazdı. O adamdan hamileliği açıklık kazanınca, zevcesi dilerse onunla zevciyât muamelelerine başlardı. Bu nikâh çeşidine asaletli bir evlat elde etmek için başvurulurdu, İşte bu nikâha nikâhu’l-istibza denirdi.

3 – On kişiden az bir grup toplanır, bir kadının yanına girerler ve hepsi de ona temasta bulunurdu. Kadın hâmile kalıp doğum yaparsa, doğumdan birkaç gün sonra, kadın onlara haber salar, hepsini çağırırdı. Hiçbiri bu davete icabet etmekten kaçamaz, kadının yanına gelirdi. Kadın onlara: “Hadisenizi hatırlamış olmalısınız, işte şimdi doğum yaptım. Ey falan, çocuk senindir” der, çocuğu bunlardan dilediğine nisbet ederdi. Adamın buna itiraz etmeye hakkı yoktu.

4 – Çok sayıda insan toplanıp bir kadının yanına girerlerdi. Kadın gelenlerden hiçbirine itiraz edemezdi. Bu kadınlar fahişe idi. Kapılarının üzerine bayraklar dikerlerdi. Bu kadınlarla temas arzu eden herkes bunların yanına girebilirdi. Bunlardan biri hamile kaldığı takdirde, çocuğunu doğurduğu zaman, o adamlar kadının yanında toplanırlar ve kâifler çağırırlardı. Kâifler bu çocuğun, onlardan hangisine ait olduğunu söylerse nesebini ona dâhil ederlerdi. Çocuk da ona nisbet edilir, onun çocuğu diye çağrılırdı. O kimse bunu reddedemezdi.

Hz. Muhammed  (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) hak ile gönderilince, bütün cahiliye nikâhlarını yasakladı, sadece insanların bugün tatbik etmekte olduğu nikâhı bıraktı.”

45 – ANNELERİNE SORMAK

Kızları hakkında kadınlarla istişare edin!

46 – FİTNE VE FESAT

Dini ve ahlâkı sizi memnun eden birisi kız talep ederse onu evlendirin. Böyle yapmazsanız, yer yüzünde fitne ve geniş bir fesat çıkar.

47 – ZİNA EHLİ

100 sopa vurulmak cezası ile cezalandırılmış zâni kimse ancak kendisi gibi biriyle evlenebilir.

48 – EBEDİ HARAMLIK

Size şu kadınları nikahlamak haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emzirmiş olan süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, hanımlarınızın anneleri, aranızdan zifaf geçmiş olan kadınlarınızdan doğan üvey kızlarınız (Eğer zifaf geçmemişse onların kızlarını nikâhlamakta size günah yoktur). Ayrıca öz oğullarınızın hanımlarını nikahlamanız ve iki kız kardeşi birden nikâhınız altına almanız da size haram kılındı….

49 – RADA (SÜT EMME)

Allah, nesepten haram ettiğini sütten de haram etti.

50 – AZI DA ÇOĞU DA

Emmenin azı da çoğu da haramı sabit kılar.

51 – ÖFKE

Hazreti Âişe anlatıyor: “Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), bana:

-“Ben senin bana kızdığın ve benden razı olduğun zamanları biliyorum” buyurdular. Ben:

-“Bunu nereden anlıyorsunuz?” diye sordum.

-“Benden razı oldun mu bana: “Hayır! Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) Rabbine yemin olsun! ” diyorsun. Bana öfkeli olunca: “Hayır! ibrahim’in Rabbine yemin olsun!” diyorsun” dedi. Ben:

“Doğru, ey Allah’ın Resulü, ben sadece senin adını terk ederim?” dedim.”

52 – ÜÇ TALAKTAN SONRA

Hazreti Âişe anlatıyor:

“Bir adam hanımını üç talakla boşadı. Kadınla bir başka adam evlendi, ancak bu adam da kadını temasdan önce boşadı. Kadın tekrar önceki kocasına dönmek istemişti. Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bu hususta soruldu:

-Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) “Hayır! ikincisi kadının balcığından tatmadıkça önceki tadamaz!” buyurdular.

53 – ADALET

-Kimin iki hanımı olur ve aralarında adaletli davranmazsa Kıyamet günü (vücudunun) yarısı düşük olarak gelir.”

54 – KALBEN BÎR TARAFA MEYİL

Koca, hanımını cinsi münasebete çağırdığı zaman, kadın deve üzerinde de olsa davete icabet eder.

Kadın kocasının müsaadesi olmadan, evinden bir şey veremez. Şayet izinsiz bir şey verecek olursa, sevabı kocasına günahı kendisine olur.

Kadın kocasının müsaadesi olmadan oruç tutamaz. Şayet kocası müsaade etmeden nafile oruç tutacak olursa, açlığı ve susuzluğu yanına kalır; orucu kabul olmaz.

Eğer kadın kocasının müsaadesini almadan evden çıkacak olursa, eve dönünceye veya tövbe edinceye kadar melekler ona lanet ederler.

55 – İZİN İSTEDİ

Hazreti Âişe anlatıyor:

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) hastalandığı zaman kadınlarını çağırdı, yanında toplandık.

-“Ben sizleri teker teker dolaşacak durumda değilim. Uygun görürseniz Âişe’nin yanında kalmama müsaade edin, orada kalayım” buyurdular. Kadınlarda kendisine izin verdiler.”

56 – ANLAŞMA

Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden veya kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa, bazı fedâkârlıklarla sulh olup aralarını düzeltmelerinde onlar için bir günah yoktur. Sulh ise daha hayırlıdır..

57 – ŞARTLI EVLİLİK

Bir adam bir kadınla eşlenir, nikâh sırasında kadını kendi memleketinden dışarı çıkarmama şartını kabul ederse, bilahare kadın razı olmadıkça, onu dışarı çıkaramaz.

58 – KADIN KADINA

Kadın kadına bir örtünün altında yakın olmamalıdır, onu tutup kocasına vasfeder de adam görmüş gibi olur.

59 – ÇEYİZ

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) Hazreti Fâtıma’ya çeyiz olarak kadife bir örtü, bir su kabı ve içerisi izhirle doldurulmuş bir minder verdi.

Hz. Ali’de demiştir ki;

-“Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) kızı (Fâtıma gerdek gecesi) bana gönderildi. Onun gönderildiği gece yatağımız koyun derisinden başka bir şey değildi.”

60 – YETİM BÜYÜTEN ANNE

Allah benden önce Cennet’e girmeyi bütün insanlara haram etmiştir. Fakat sağımda beni geçmeye çalışan bir kadın gördüm ve “beni geçmek isteyen bu kadın kimdir?” dedim. Denildi ki; Yâ Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), bu genç yaşında kocası ölen güzel bir kadındır ki; yanındaki yetim çocukları (bütün sıkıntılara katlanarak namus ve iffetiyle) onların başını bekledi ve onları büyüttü, işte mükâfat olarak da Allah ona bu mertebeyi verdi

61 – EN SEVİMSİZ ŞEY

Allah’ın, helal kıldıkları arasında en sevmediği şey boşanmadır.

Allah’ın en sevmediği helal, talaktır.

62- YASAKLANAN BOŞAMA

Kadın beş vakit namazını kılar. Ramazan orucunu tutar, kendisini yabancıdan korur ve kocasına itaat ederse, Cennete girer.

63 – ŞAKASI YOK

Üç şey vardır ki, onların ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikâh, talak, köle azad.

64 – ŞEYTANIN TASALLUTU

Şurası muhakkak ki kadın, şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Biriniz yabancı bir kadında hoşuna giden bir husus görürse, hemen kendi hanımına gelsin; zira bu, nefsinde uyananı giderir.

65 – DÜNÜR ÜSTÜNE DÜNÜRLÜK

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) kişiyi, kardeşi bir kızı isteme sırasında o kıza talip olmayı yasakladı.

Ne zaman isteyen vazgeçer veya kendine izin verirse o takdirde talip olabilir.

66 – EVİNİ GÖRSÜN

Biriniz bir kadının talibi olunca, onun kendini evlenmeye davet eden yerini görmeye muktedirse, onu hemen yapsın.

67 – ORTA YOL

Bil ki, ben hem uyurum, hem namaz kılarım; oruç da tutarım. Kadınlarla evlenirim de. Ey Osman, Allah’tan kork, zira ehlinin senin üzerinde hakkı var, müsafirin senin üzerinde hakkı var, nefsinin senin üzerinde hakkı var. Öyle ise bâzan oruç tut, bâzan ye. Namaz da kıl, uykunu da al.

68 – MEHRİN EN FAZLASI

Bir gün, Hazreti Ömer cuma hutbesinde şöyle söylemiştir:

-“Sakın, kadınların mehirlerini artırmayın. Zira bu, eğer dünya için bir şeref, âhiret için de bir takva olsaydı buna en çok Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) layık idi. Halbuki O, kadınlarından veya kızlarından hiç birine on iki ukiyyeden fazla mehir takdir etmemiştir.” (o dönem kullanılan birimleri dönüştürünce bunun günümüzde 204 gram altına eşdeğer olduğunu hesapladım. Hatam varsa af ola!)

Hazreti Âişe’ye:

-“Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) hanımlarına verdiği mehir ne idi?” diye sorulmuştu şu cevabı verdi:

-“On iki ukiyye ve bir neşş idi. Neşş nedir biliyor musunuz? Yarım ukiyyedir. Bunun tamamı beş yüz dirhem eder.” (212,5 gram altın)

“Abdurrahman İbnu Avf radıyailâhü anh Medine’ye gelince Resûlullah aleyhissalâtü vesselam onu Sa’d İbnu Rebi el-Ensâri ile kardeş yaptı, el-Ensari (zengin birisiydi ve) iki hanımı vardı. Abdurrahman’a malını ve ehlini yan yarıya paylaşmayı teklif etti. Abdurrahman:

-“Allah malını ve ehlini sana mübarek kılsın. Bana pazarı göster yeter!” dedi. Pazara geldiler. O gün keş ve yağ alıp satmaktan bir miktar kazanç elde etti. Bir müddet sonra. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), onunla karşılaşınca, üzerinde sürünme maddesinin izlerini gürdü ve:

-“Hayırdır! Neler oldu Ey Abdurrahman?” diye sordu.

-“Ensârî bir kadınla evlendim!” dedi. Resûlullah:

-“İyi de kadına mehir olarak ne verdin?” buyurdu. Abdurrahman:

“Bir nevat (yaklaşık 17 gram) altın!” deyince. Resûlullah (aleyhissalâtü vesselam):

-“Bir de ziyafet ver, bir tek koyunla da olsa!” diye, ferman etti.”

69 – KIZ ÇOCUĞU

Her kimin iki kız çocuğu olur ve yanında bulundukları müddetçe onlara iyi muamelede bulunursa, mutlaka onlar, o adamı cennete götürür.

70 – DEYYUS

Allah onlara nazar etmez: Anne ve babasının hukukuna riayet etmeyen kimse, erkekleşen kadın, ve deyyus (Deyyus, kadınını yabancı erkeklerden kıskanmayan kimse) kimse.

71 – ÜÇ ŞEY

Sizin hakkınızda en ziyade korktuğum şey, zenginlik hırsı ile mideleriniz ve ferçlerinizin (dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva, eşey deliği) şehvetleri, bir de fitnelerin şaşırtmalarıdır.

72 – ZİNA VE ÎMAN

Karısının kötü huyuna tahammül eden erkeğe Allah, ibtilaya (musibet) sabreden Hz. Eyüp’e yerdiği mükafat gibi, mükafat verir.

Kocasının kötü huyuna tahammül eden kadına da, Firavun’un nikahında bulunan Âsiye’ye verdiği mükafatı verir.”

73 – ZİNA

Kişi zina edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi asılı durur. Zinadan çıkınca iman adama geri döner.

74 – ÖNCE TEŞVİK

Sizden biriniz (münâsebette bulunacağı zaman) ailesine, hayvan gibi çullanmasın. Aralarında (teşvik ve tahrik edici) vasıta (öpmek ve şehveti tahrik edecek sözler) olsun.

75 – KIZ MI ERKEK Mİ?

Erkeğin suyu beyazdır. Kadının suyu ise sarıdır, ikisi birleşir ve erkeğin menisi kadının menisine üstün gelirse Allah’ın izniyle çocuk erkek olur. Kadının menisi erkeğin menisine üstün gelirse çocuk Allah’ın izniyle kız olur.

76 –

Bir zaman gelecek, kişinin helaki, karısının anne-babasının ve çocuklarının elinde olacaktır. Bunlar onu, fakirlikle ayıplarlar ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler. Adam bu sebeple tehlikeli işlere girerek dini gider ve kendisi de helak olur.

77 –

Nikâhınız altında olmayan kadınlara bakmayı yasaklayan ayeti kerime inince, gözümüz birden kayarsa ne yaparız diyen) Hz. Ali’ye Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

Ey Ali, ilk bakış lehinedir, ama ikinci bakış aleyhinedir; (Bakışına bakış ekleme).

78- KADINLAŞAN ERKEK VEYA ERKEKLEŞEN KADIN (MUHANNIS)

Erkeklerden kadınlaşanları, kadınlardan da erkekleşenlere lanet olsun: “Onları evlerinizden çıkarın!”

79 – YOLDA YÜRÜRKEN

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara:

Sizler geride kalın. Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin!” buyurdu ve erkeğin de iki kadın arasında yürümesini yasakladı.

80 – DIŞARI ÇIKMAK

Kadın avrettir, dışarı çıktı mı şeytan onu görür olur.

81 – İNSANLARIN KÖTÜ ZANNINA SEBEP OLMA

Şeytan insana, kanın girdiği gibi girer.

82 – YALNIZ KALMAK

Haberiniz olsun, bir erkek (nikâhsız olarak) bir kadınla baş başa kaldı mı onların üçüncüsü mutlaka şeytandır. Size cemaati tavsiye ederim. Tefrikadan (ayrılıkçılıktan) sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden ise uzak durur.

Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, inanan bir kimsedir.

83 – 200 YILINDAN SONRA

İkinci (Hicri) asırdan sonra insanların en hayırlısı, sıkıntısı az ve çoluk çocuğu olmayan kimsedir.

84 – ÖRTÜNMEK

Ümmü Seleme anlatıyor:

-“Ben Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yanında idim. Yanında Meymune Binti Haris de vardı. (Bu esnada) İbnu Ümmi Mektum bize doğru geliyordu.

-Bu vak’a, örtünmekle emredilmemizden sonra idi

– ve yanımıza girdi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bize:

-“Ona karşı örtünün!” diye emretti. Biz:

-“Ey Allah’ın resulü! O, âmâ ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?” dedik. Bunun üzerine:

-“Siz de mi körsünüz, siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu.

85 – İYİ DAVRANIN

Kadınlara iyi davranın, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara iyi davranın .”

Kadınlara iyi davranın. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. istemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdadır.

86 – KADININ HAKLARI

Hanımınızın hakkı;

-“Kendiniz yiyince ona da yedirin, giydiğiniz zaman ona da giydirin, yüzüne vurmayın, çirkin görmeyin, evin içi hariç onu terk etmeyin.”

87 – CENNETE GİRER

-“Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer.”

88 – MELEKLER GADAP (GAZAP) EDER

Bir erkek hanımını yatağa davet ettiğinde kadın imtina edip gelmezse, kocası ondan razı oluncaya kadar semada olan (melekler) ona gazap ederler.

Kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lanetler.

89 – HAYIRLI KADIN

Kadınlarınızın hayırlısı, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindiren, emrettiği vakit itaat eden, ayrıldığı vakit malını ve iffetini koruyandır.

90- KOCAYI ŞİKÂYET VE NETİCESİ

“Safvân İbnu Muattal’ın hanımı, yanında Safvân da bulunduğu bir anda Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) gelerek:

-“Ey Allah’ın Resulü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazı kılmıyor!” dedi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvân’a sordu. Safvân:

-“Ey Allah’ın Resulü! “Namaz kıldığım zaman dövüyor” sözüne gelince, o bir rekatta uzun iki sure okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım” dedi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) kadına:

-“insanlara tek surenin okunması yeterlidir” buyurdu, Safvân devam etti:

“Oruç tuttuğum zaman bozduruyor” sözüne gelince, Hanımım oruç tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum.” dedi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

“Bir kadın kocasının izni olmadan (nafile) oruç tutamaz!” buyurdular. Safvân devamla:

“Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir aileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz” diye açıklama yaptı. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

“Ey Safvân. uyanınca namazını kıl!” buyurdular.

91 – EV İŞİ GÖRMENİN FAZİLETİ ve HAZRETİ FATIMA

Hazreti Ali İbnu Ağyed’e dedi ki:

“Sana kendimden ve Resûlüllah (aleyhissalâtü vesselam) ‘ın kızı Fâtıma (radıyallâhü anhâ)’dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi-bahsedeyim mi?”

-“Evet, bahsedin!” dedim. Bunun üzerine:

-“Fâtıma değirmen çevirirdi: elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bir kısım köleler getirilmişti.. Fâtıma ‘ya:

-“Babana kadar gidip bir köle istesen!” dedim. Gitti. Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve geri döndü. Ertesi gün Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) Fâtıma’ya gelerek:

-“Kızım ihtiyacın ne idi?” diye sordu. Fâtıma sükût edip cevap vermedi. Ben araya girip:

-“Ben anlatayım Ey Allah’ın Resulü!” dedim ve açıkladım: “Fatma’nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Ey Fâtıma, Allah’tan kork, Allah’a olan farzlarını eda et, ailenin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzüç kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır..” buyurdular. Fâtıma:

-“Allah’dan ve Allah’ın Resulünden razıyım” dedi. Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) ona hizmetçi vermedi.”

92 – HÜRMET

Hazreti Ayşe anlatıyor: “Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) buyurdular ki:

“Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim ve eğer bir erkek karısına kırmızı bir dağdan siyah bir dağa ve siyah bir dağdan kırmızı bir dağa taş taşımayı emretseydi, uygun olan, kadının bu emri yerine getirmesidir.”

Abdullah İbni Ebi Evfa da buna benzer bir olay anlatıyor:

“Hazreti Muaz Şam’dan dönünce Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) secde etmişti. Hz. Muhammed’de (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) hayretle :

-“Ey Muaz! Bu da ne?” dedi. O açıkladı:

-“Şam’a gitmiştim, onların reislerine ve patriklerine secde ettiklerine rastladım, içimden, aynı şeyi size yapmak arzusu geçti.” Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), bunun üzerine:

-“Bunu yapmayın! Zira, şayet ben, bir kimseye, Allah’tan başkasına secde etmeyi emretseydim, kadına kocasına secde etmesini emrederdim. Bir kadın, kocasının hakkını eda etmedikçe Rab’binin hakkını da eda edemez. Kadın (deve sırtındaki) semere binmiş iken kocası nefsini talep edecek olsa, kadın bu isteğe mani olamaz.”

93 – HZ. MUHAMMED’İN (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun)’in EV HALİ

Hazreti Âişe anlatıyor:

-“Peygamberimizin ev halkının, bazEn bir ay geçer, hücrelerinin hiçbirinde ateş yanmazdı.”

Ebu Seleme der ki: “Ben Âişe’den sordum:

-“Öyleyse bu esnada ne yerlerdi?” Şu cevabı verdi:

-“İki siyah… Hurma ve su! Ancak, Ensardan komşularımız vardı. Onlar sadakatli komşulardı. Onların sağmal hayvanları vardı. Bunlar hayvanlarının sütünden Resûlüllah (aleyhissalâtü vesselâm)’a gönderirlerdi. (O, bize de içirirdi)” dedi.

Süleyman İbnu Surad  anlatıyor:

“Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bize geldi ve bir yiyecek (ikramına) gücümüz yetmeksizin üç gece kaldık.

Hazreti Ebû Hureyre anlatıyor:

“Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bir gün sıcak bir yemek getirilmişti. Yedi ve yemekten çıkınca:

-“Elhamdülillah, şu şu vakitten beri mideme sıcak bir yemek girmemişti” buyurdu.

94 – ÇOCUK KİMDE

Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bir kadın gelerek:

-“Bu çocuğa karnım yuva, göğsüm içecek, kucağım da kundak olmuş iken. babası beni boşadı ve onu da benden koparıp almak istiyor!” diye şikâyet etti. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Sen evlenmedikçe, çocuğa sen layıksın!” cevabını verdi.”

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bir oğlan çocuğunu, baba veya annesini seçmede muhayyer (Sağlamlığı ve kullanılabilirliği açısından önerilen, beğenilmediğinde geri verilebilecek olan) bıraktı. Çocuk annesini seçti ve onun elinden tuttu. Annesi de çocuğu alıp götürdü.”

95 – EN HAYIRLI

En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır.

96 – HANIMI YALNIZ BIRAKMA

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) şöyle buyurdular:

“Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!” Bunun üzerine bir adam kalkarak:

-“Ey Allah’ın Resulü, kadınım hac için yola çıktı, ben ise savaşa yazıldım!” dedi. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bunun üzerine:

-Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hac yap!” diye emretti.

97 – ŞEYTANSIZ İNSAN OLMAZ

Hazreti Âişe anlatıyor:

Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve:

-“Kıskandın mı yoksa?” dedi. Ben de:

-“Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?” dedim. Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):

-“Sana yine şeytanın gelmiş olmalı” dedi. Ben:

-“Benimle şeytan mı var?” dedim.

-“Şeytanı olmayan kimse yoktur” dedi.

-“Seninle de var mı?” dedim.

-“Evet, Ancak ona karşı Allah bana yardım etti de Müslüman oldu. buyurdu.

98 – EBU ZER HADİSİ

Aişe (r.a.) anlatıyor; ‘(Bir zamanlar) on bir kadın bir yerde oturdu. Kocalarının hallerinden hiçbir şeyi gizlemeden birbirlerine anlatacaklarına dair sözleştiler.

Birinci kadın:

– ‘Benim kocam, sarp dağ başında cılız bir deve etidir. Kolay değil ki, çıkılsın; semiz değil ki taşınsın!’ dedi.

İkinci kadın:

– ‘Kocamın halini açığa çıkarıp yayamam. Çünkü korkarım ki, onun hallerini bitirmeden bırakamam. Onun fenalıklarını sayacak olsam, gizli-açık her halini sayıp dökmek zorunda kalırım. Bunları anlatarak bitirmek ise imkansızdır’ dedi.

Üçüncü kadın:

-‘Benim kocam, aklı kıt bir insandır. Konuşursam boşanırım, susarsam kocamdan uzak düşerim [Yani, konuşursam bana kızar ve beni boşar; konuşmazsam bana ilgi, alaka göstermez, beni kocasızmış gibi yalnız bırakır.] dedi.

Dördüncü kadın:

– ‘Kocam, Necid çölünün gece hayatı gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuk! Ne korkulur, ne de bıkılır!’ dedi. [Kocasının iyi ve nazik bir insan olduğunu, onunla olmaktan mutluluk duyduğunu kastediyor.]

Beşinci kadın:

– ‘Kocam girdiğinde pars gibidir; Çıktığında aslan gibidir. Evdeki masrafı sormaz’ dedi. [Parsa benzetmesi, övgü ve yergi amacıyla söylenmiş olması mümkündür. Övgü amacıyla söylenmesi durumunda; ‘kocasının eve girer girmez kendisiyle ilgilendiğini ve cinsel İlişkide bulunduğunu, birbirlerini çok sevdiklerini, kocasının eve getirdiği yiyeceklerin ve yaptıkları masrafların hesabını sormadığını ve cömert olduğunu kastediyor. ‘. Yergi amacıyla söylenmesi durumunda; ‘İlgisizliğini, eve döndüğündeki yorgunluğunu, hanımına kötü davrandığını, dayak attığını, evdeki ihtiyaçlarını sormadığını’ kastediyor.]

Altıncı kadın:

– ‘Kocam oburdur. Yemek yerse silip süpürür, içerse su kabını kurutur, yatarsa yorganına sarılır, üzüntümü gidermek için elini elbiseme bile sokmaz!’ dedi. [Kocasını, çok yiyip içen ve cinsel ilişkide bulunmayan ilgisiz biri olarak tasvir ediyor.]

Yedinci kadın:

– ‘Kocam, iktidarsızdır veya aptal bir kimsedir. İşleri üzerine yığılır. Her dert onu bulur. Ya başını yarar, ya kolunu kırar, ya da ikisini birden yapar!’ dedi.

Sekizinci kadın:

– ‘Kocama dokunuş, tavşana dokunuş gibidir yumuşacıktır. Kokusu, zaferan kokusu gibi hoş kokar.

Dokuzuncu kadın:

– ‘Kocamın evi yüksek direklidir, kılıcının kını uzundur, ocağının külü çoktur, evi de İnsanların toplantı yerine yakın bir kimsedir’ dedi. [Yani kocamın evi harikadır, kendisi uzun boyludur, evi misafir kabul edilecek bir yerdedir.]

Onuncu kadın:

– ‘Kocamın adı, Malik’ dir. Hem de ne Mâlik! Mâlik bunlardan [Yani sizin kocalarınızdan çok daha hayırlıdır.] çok daha hayırlıdır. Onun devesi çoktur ama yayılacak yeri azdır [Son derece misafirperverdir ve cömerttir] Ud sesini işittiklerinde kesinlikle boğazlanacaklarını anlarlar.

Onbirinci kadın:

– ‘Kocam Ebu Zerdir. [Burada zikredilen Ebu Zer, meşhur sahabe Ebu Zer Gifârî radiyallâhu anh değildir] Kocam Ebu Zer iyi huylu bir kimsedir! Ziynetten kulaklarımı şakırdattı. Pazılarımı tombullaştırdı. Beni sevindirdi. Benim de gönlüm ferah oldu. Beni ‘Şık’ denilen dağ başında küçük bir koyun sürücüğü olan bir kabile içerisinde buldu. Sonra beni atları kişner, develeri böğürür, ekinleri sürülüp taneleri ayrılan, mutlu bir aileye kattı. Onun yanında ne konuşursam konuşayım azar İşitmem. Uyurum, sabah olunca da uyurum. [Yani, sabaha kadar uyurum, sabah olduğunda herhangi bir iş için kimse beni kaldırmaz. Hizmetçiler vardır, gereken her işi onlar yapar.] Bol bol süt içerim, artık içecek halim kalmaz. [Yani bolluk içerisinde yaşarım]

Ebu Zer’in annesine gelince; Ebu Zer annesi iyi huylu bir kadındır! Ambarları büyük, evi geniştir.

Ebu Zer’in oğluna gelince; Ebu Zer’in oğlu, iyi huylu bir kimsedir! Yatağı soyulmuş hurma lifi gibidir. Onu, ancak bir kuzunun budu doyurur.

Ebu Zer’in kızına gelince; Ebu Zerin kızı, iyi huylu bir kızdır! Annesine ve babasına İtaatkardır. O dilber kızın vücudu, elbiseyi doldurur. Güzelliği, akranlarını kıskandırır.

Ebu Zer’in cariyesine gelince; Ebu Zer’in cariyesi, sadakatli bir cariyedir! Aile sırlarımızı ortalığa yaymaz. Evimizin azığını döküp saçmaz. Evimizi de kuş yuvasına çevirmez temiz tutar. Tulumlarımızda süt çalkalanırken Ebu Zer çıkıp gitti. Yolda bir kadına rastladı. Kadının yanında pars gibi çevik iki çocuğu vardı. Bu iki çocuk, kadının böğrünün altındaki memeleriyle oynuyorlardı. (Kocam bu kadını sevmiş, bu sebeple) hemen beni boşayıp onunla evlendi. Ben de ondan sonra eşraftan bir adamla evlendim. Yürüyüşü iyi olan ata biner. Eline ‘Hattı’ türü mızrak alır. Evime birçok deve getirir. Bana her hayvandan bir çift verip: ‘Ey Ümmü Zer! Akrabana da ver!’ derdi. Ama onun bana verdiği her şeyi toplasam Ebu Zer’in kaplarının en küçüğünü bile doldurmaz’ dedi.

(Kadınların konuşmalarını anlattıktan sonra) Âişe (r.a.), Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) kendisine şöyle dediğini söylüyor; «Ey Âişe! Ben senin için, Ummü Zerrin yanındaki Ebu Zer gibiyim»

99 – BUĞZ ETME!

-“Bir mümin erkek, bir mümin kadına buğzetmesin (buğuz: nefret etme). Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.”

100 – NOKSANLIK

-“(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!” demişti, içlerinden dirayetli bir kadın:

-“Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?” diye sordu.

-“Aklınızın noksanlığı, şahitlikte. iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, (ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır.” cevabını verdi.

Kadının Kocası Üzerindeki Hakları’nı da aşağıdaki resme tıklayarak okuyabilirsiniz!

mutlu adam karısını kolunda taşıyor

Kocanın Karısı Üzerindeki Hakları’nı da aşağıdaki resme tıklayarak okuyabilirsiniz!

kocasına sarılan kadın

İslam’da Cinsel Hayatla İlgili En Sık Sorulan Soruları ve cevaplarını aşağıdaki resme tıklayarak okuyabilirsiniz!

kocasına sarılan kadın

Paylaş; başkaları da faydalansın!

4 thoughts on “Hz. Muhammed’in Evlilik İle İlgili Nasihatleri

  1. Selamun Aleyküm Hocam,

    Lütfen bize yardımcı olun Allah’ın izni ile doğru yolu bulalım inşallah.

    Ben 29 yaşında bekar bir bayanım. Yaklaşık iki yıl önce aynı iş yerinde çalıştığım bekar mümin bir erkeğin sevgisini Rabbim gönlüme düşürdü. Öncelikle bu sevgi benim hidayet yoluna adım atmama vesile oldu. Yaklaşık iki yıldır beraberce çok kez nerdeyse hergün diyebilirim vakit geçiriyoruz. Geçirdiğimiz vakitlerde gerek ayetlerden gerek Allah ve kuran ile ilgili konulardan bahsediyoruz. Fakat Rabbim bana verdiği sevgiden karşı tarafın gönlüne vermedi. Bu durum beni üzdüğü için Yaklaşık bir Buçuk yıl önce ciddi bir rahatsızlık geçirdim. Vücudumda yaralar nüksetti. O kişi ile birlikte olduğumda, sohbet ettiğimde ise hastalık ortadan tamamen kalktı. İlaçların dahi fatda vermediği zamanlarda onunla bir kii saat sohbetim iyi olmam için yeterli oluyordu. Şimdi yine birlikte vakit geçirmeye devam ediyoruz. Allahtan umut kesilmez deyip Rabbim elbet gönlüne sevgi verecektir diye düşünüyorum. Kendiside benimle tüm düşüncelerinin uyum sağladığını aklen düşündüğünde hemen evlenmemiz gerektiğini ancak kalbine sorduğuna bana karşı aşk beslemediğini söylüyor. Bu durum bizim aklımızı kurcalıyor. Bu şekilde aşk olmadan sadece şefkat ve merhamet evliliği olabilir mi? Benim içinde bulunduğum sağlık imtihanım acaba onunda mı imtihanı? Peygamberimizin evlilik tavsiyesine bakacak olursak “Kadınla şu 4 şey için evlenilir: Malı için, asaleti-soyu- için, güzelliği için ve dini için. Sen dindar olanı tercih et, mesut olursun.” diyor Efendimiz. Kendisi de sürekli bunu mu yapmam gerekiyor acaba güzel birisini aramaktan vazgeçip dindar olanı seni mi seçmeliyim diye düşünüyor. Ama dediğim gibi bana aşk duygusu olmadığı için bu yola adım atmaktan korkuyor. Buna rağmen Allaha güvenip onun rızası için evlenmeli miyiz? Yoksa bu durumda onun beni bıraktığında hastalığım başladığı için başkası ile evlenmeye gönlü el vermiyor. Benim onun hayatını engellemeye gönlüm el vermiyor. Ayrıca bir hususta aileler. Benim ailem evlenmemizde herhangi bir sakınca görmüyorlar fakat onun ailesi beni istemiyor. Henüz benimle tanışmadılar. İstememe sebepleri, dış görünüşü daha güzel bir kız istiyorlar, eğitim,tahsil ve iş olarak daha yükseklerde birisini istedikleri için benimle tanışmayı dahi uygun bulmadılar. Ailesine karşı bu durumda itaat etmeli midir? Bizi bu konularda aydınlatırsanız çok memnun oluruz. Biz iki yıldır tüm bu konular üzerinde düşünüp sorguluyoruz fakat doğru cevabı bulamadık.

    Allah razı olsun.

  2. Selamun Aleyküm Hocam

    Benim eşim akademisyenlik yapiyor ama akademisyenlige sonradan basladigi icin bilgi seviyesi yeterli degil. Zihinsel yatkınlığı da çok iyi olmadığı için işine çok vakit ayırması ve zihnen çok enerji harcaması gerekiyor. O yüzden evini ihmal ediyor, dini vecibelerini de ihmal ediyor. Kuran okumaya vakit ayıramıyor manen zayif durumda.Ama akademisyenligi birakmaktan korkuyor Rabbine nasil hesap verecegini bilemiyor, birakirsa isten kacti durumuna dusecegini düşünüyor. Bu konuda sizden bizi aydınlatmanızı rica ediyorum. Doğru yola nasıl adım atması lazım? Gerçekten düşündüğü gibi bırakırsa eğer işten kaçmış durumuna mı düşecek yoksa daha az vaktini alacak işi seçtiği için Allahın razılığını mı kazanacak?

    Şimdiden cevabınız için teşekkür ederim. Allah razı olsun.

  3. I just want to say I’m newbie to weblog and absolutely enjoyed you’re blog. Most likely I’m going to bookmark your blog . You really come with excellent stories. Cheers for sharing with us your website page.

  4. Thank you for the good writeup. It in fact was a amusement account it. Look advanced to more added agreeable from you! However, how could we communicate?

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.